{ "title": "Anemi Çeşitleri", "image": "https://www.anemi.gen.tr/images/anemi-hastaligi(1).jpg", "date": "20.01.2024 13:43:48", "author": "Meftune Akpolat", "article": [ { "article": "
Anemi çeşitleri, halk arasında kansızlık olarak bilinen anemi hastalığı farklı nedenlerden dolayı ortaya çıkabilen bir sağlık sorunudur. Aneminin nedeni ne olursa olsun yaşanan belirtiler genellikle aynıdır. Ancak aneminin şiddetine göre belirtilerin de şiddeti değişebilir. Güçsüzlük, zayıflık, yorgunluk, çabuk yorulma, baş dönmesi, halsizlik, solgunluk, kulak çınlaması ve baş ağrıları anemi nedeniyle yaşanan standart belirtiler arasındadır. Kansızlık ilerlediğinde nefes darlığı, nabız artması, nabız zayıflaması ve koma gibi daha ciddi şikâyetler ortaya çıkabilir. Anemi oluşma nedenine göre 3 farklı türde incelenir. Birincisi, kan yapımının azalmasına bağlı yaşanan anemi, ikincisi kan kaybına bağlı gelişen anemi, üçüncüsü ise alyuvarlarda yaşanan yıkım nedeniyle oluşan anemidir.

Anemi çeşitleri

Kan yapımının azalmasına bağlı gelişen anemiler: Kan yapımına bağlı gelişen anemiler arasında en sık rastlanılan tür demir eksikliğine bağlı gelişen kansızlıktır. Kadınlarda gebelik, adet dönemleri ve emzirme döneminde vücudun ihtiyaç duyduğu demir oranı birkaç kat fazla olur. Bu nedenle bu dönemlerde demir eksikliğine bağlı gelişen anemiye sık rastlanır. Aynı şekilde çocukluk döneminde de yine vücut daha çok demire ihtiyaç duyar. Demir eksikliği tedavisi için demir içerikli tabletler ya da şuruplar kullanılarak anemi sorunu tedavi edilebilir.

Megaloblastik anemiler: Tiroit bezi yetersizliği, karaciğer hastalıkları ve tüberküloz gibi hastalıklarda megaloblastik anemiye sık rastlanır. Bu tür anemi B12 vitamini ve folik asit eksikliğinden kaynaklanır. Alyuvarlar olması gerekenden daha büyüktür ve oluş hızları daha düşüktür. Megaloblastik anemilerde erken tanı ve tedavi oldukça önemlidir. Halsizlik, çabuk yorulma, ellerde uyuşma, dilde ağrı ve yanma, nefes darlığı gibi şikâyetler teşhis için önemlidir. Zamanında müdahale edilerek tedavisi yapılmazsa sinir sistemi ile alakalı bozukluklara yol açabilir. Tedavi için B12 ve folik asit takviyesi reçete edilir.

Kronik enfeksiyon anemisi: Kemik iliği yetersizliği nedeniyle oluşum gösteren anemi türüdür. Kronik enfeksiyonlar, verem, lösemi, kullanılan bazı ilaçlar ve zehirli maddeler bu tür anemiye yol açabilir. Bu anemide amaç anemiye yol açan hastalığı tedavi etmektir.

Akdeniz anemisi: Talasemi olarak da bilinen hastalık kalıtımsal alyuvar bozukluğu olarak tanımlanabilir. İtalyan ve Yunanlılarda görülme olasılığı yüksektir. Hemoglobin üretiminin gerçekleşmemesinden kaynaklanır. Başlangıç aşamasında demir eksikliğine bağlı gelişen anemiye benzer. Hastalık ilerledikçe kansızlıkla beraber sarılık da görülür. Beraberinde böbrek ve dalakta büyüme yaşanabilir. Tedavi şekli kan naklidir.

Orak hücreli anemiler: Yine kalıtımsal bir kan hastalığıdır. Alyuvarda bulunan hemoglobinin yapısı normalden farklı olur. Alyuvarlar bu farklılık yüzünde yarım ay şeklini alır. Alyuvarların canlı kalma süresi oldukça kısadır ve hastada ciddi anlamda kansızlık olur. Daha çok siyah ırkta görülür. Bazı hastalarda belirtilerini göstermeyerek hastalık genlerde kalabilir. Bu durumda kişi taşıyıcıdır. Taşıyıcı eğer kadınsa ve evlendiğinde dünyaya gelecek çocuklarında çok şiddetli orak hücreli anemi hastalığı gelişebilir. Kan tranfüzyonları ile hastanın yaşam kalitesi arttırılmaya çalışılır.

Aplastik anemi: Kemik iliğinde üretimi yapılan alyuvarların üretilmemesine bağlı gelişen anemi çeşididir. Benzin ve arsenik gibi zararlı maddeleri soluma, radyasyona maruz kalma gibi nedenlerden dolayı ortaya çıkabilir. Alyuvar ve tronbositler de azalma yaşanır. Bir diğer türü de polisitemilidir. Polisitemili de kan miktarı normalden 2 kat daha fazla olur. Hastanın teni kırmızıdır ve dalak büyümesi, kan basıncında artış yaşayabilir. Yaşanan şikâyetler vücutta çoğalan kanın normal hızda akmamasından kaynaklanır. Kan damarlarda aniden pıhtılaşabilir. Tedavisi kan akıtma yolu ile gerçekleştirilir. Vücutta kanı normal seviyelere getirmek için kan alınması gerekir. Hastalığın neden kaynaklandığı kesin olarak bilinmemektedir. Kalp ve damar hastalarında görülme riski yüksektir. Nedeninin ise oksijen yetersizliği olduğu düşünülmektedir.
" } ] }